Eski bir rüyaydı. Taa liseden.
Bir şekilde benim olmayan bir eve giriyorum. Bahçeşehirde ve tüm Bahçeşehir evleri gibi özenli ve sıkıcı bir salonda televizyon karşısında pijamalarıyla hitler, pinochet ve mussolini üçlüsünü buluyorum. Yıllardır burda saklanıyorlarmış (o aralar pinochet'nin yargılanması tartışılıyordu). Herhalde birkaç liseli öfke cümlesi savuruyorum ve evden çıkıp onları ispiyonlamaya gidiyorum.
Yakalanıyorlar ve hakettiklerine kavuşuyor olmalılar ki rüyanın sonraki kısmında bu sefer televizyon karşısında olan benim. İstiklal Caddesi'nde onbinlerce insan faşizme karşı yürüyor ve ellerinde benim fotoğraflarımın olduğu dövizler, pankartlar var. Kahraman olmuşum.
"Keşke bunu daha gürültüsüz halletseydim" diye düşünüyorum "Şimdi sokağa çıkamayacağım, herkes beni tanıyacak"
14 Mayıs 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
a çok güzel bi rüyaymış bu.
YanıtlaSilşimdi tam uyanamadığım için neyi güzel bulduğumu tam anlatamıycam ama, o yaptığın bi hareket karşılığında istemeden kahramanlaşma, birden öyle bir bağlanması olayların ve senin bunu istemeyişin, hmm mantık sırası heh, olayların birbirini izleyişinin kurgusu filan, kendime benzettim galiba. benim rüyalarıma.
ondan sevdim sanırım.
Bu rüyanın ayrdedici tarafı sanırım ki şu; asıl önemli olan olayı değil (ki burdaki merkezi olay tüm insanlığı ilgilendiren çok önemli bir olay) bunun sonucu olan ve kendinle ilgili bir duyguya ayrılmış bi rüya olması.
YanıtlaSilHem de gerçekte olsa herkesin "Bu mudur yani derdin?" diyebileceği bir duygu