İnsana toprağinda neyi yetiştirip neyi yetiştirmeyeceğine ilişkin kısıtlamalar getirilmesinin çok uzun bir geçmişi yok. İnsanın toprakla temas kurmadan yaşamasını mümkün kılan yerleşim biçimlerinin de. Ve aynı zamanda topraksız ve uygarlığa bağımlı insanlara zihinlerini nasıl çalıştırmaları gerektiğinin dikte edilmesinin de.
O yüzden de bir yüzyıl öncesine kadar toprağa bağlı yaşayan, o toprakta yetiştireceklerine kendi aklı ile karar veren ve o aklı nasıl kullandığı ile ilgili çoğunlukla cezalandırılmamış insanlığın yarattığı kültürlerin torunlarıyız. Biz yediklerimizden aldığımız molekülleri vitamin, kozmetik veya uyuşturucu diye sınıflandırnadan önce çok uzun bir tarih boyunca ürettiğimiz değelerin bir kısmını değiştirilmiş bilinç durumlarında ortaya koyduk. Tanrıyla birleşmek,varlığın sırrına ermek için, daha iyi savaşmak, açlığa karşı daha dayanıklı olmak için veya cinselliğimize büyü katabilmek için kullandığımız bitkilere uygarlığımızın da bir kısmını borçlu olduğumuz çok açık. LSD'siz bir Timothy Leary, meskalinsiz bir Aldous Huxley ya da esrarsız bir Bob Marley'nin aynı yaratıcılığı gösterebileceğini öne sürmek bu yaratımları bütünüyle madde kullanımına atfetmek kadar abesle iştigal. Kaldı ki insanlık 8bin yıldır bilinç halini değiştirmenin yollarını biliyor, dumanı ve kafası olmayan hiçbir inanç sistemi yok, modern ordular da dahil askerlerinin daha iyi savaşması için eksojen bir madde kullanmamış hiçbir ordu gösteremezsiniz.
Yasaklardan bazıları herşeyin siyah beyaz olduğu son kerteye gelene dek çok mantıksız olmayabilir. Ama bugüne dek kimseyi öldürmemiş ve hatta bazılarını tedavi etmiş bir bitkinın topraktan çıkmasını yasaklarken 3 yaşında çocuklara beyne hasar verdiği çok iyi bilinen bir labaratuar ürününü doktor eliyle sunmak mantıklı değil.
--devam edecek--
22 Mayıs 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder