bir süredir devam eden rüyalarımda başka biri olma hali biraz abardı bu aralar. rüyasında çaydanlık, napolyon falan olabilen çatlakları hep kıskanmışımdır, ben çinli bir görünümde de olsam benim hep rüyalarımda. ama hiç davranmadığım gibi davranıyor, hiç düşünmediğim gibi düşünüyorum.
geçen gecelerden birinde rüyamın konuk oyuncusu bir dönem garip bir aşk beslediğim dünyanın en güzel erkeğiydi. beni görmeye gelmiş ve benimle konuşmaya çalışıyor, ilgileneceğimi düşündüğü konuları açıyor, bense onun sorularına "ha öyle mi ben pek politik takılmıyorum bu aralar, hiç de umrumda değil memlekette ne olduğu gibi" cevaplar verip geçiştirmeye çalışıyordum. bir sonraki planda labaratuvarımdaydım, pratik salonundan sesini duyuyordum beni soruyordu ordakilere, beni o kadar güzel tarif ediyordu ki kendimi bişey sandım ama ben bi an önce kaçmak ve izimi kaybettirmek derdindeydim. tam kaçarken yakalanıyordum, tüm olgunluğuyla yine benle iletişim kurmaya çalışıyor ben yine öküzlüklerimi doruğa çıkartmak için kendimle yarışıyordum. allah belanı versin senin bilinçdışı gibisi, ne diyim sana artık.
yalnız daha garibi bazen çok dehşet verici rüyalar görüp hiçbir dehşet duymadan içinde yer almam oluyor. mesela dün gece gördüğüm rüyayı anlatmayı çok istedim ama yemin ederim ki maruz bırakacağım dostlarıma kıyamadım. rüyaların anılardan daha farklı bellek kayıtları oluşturduğunu ve silinmeye daha az dirençli olduklarını düşündüğüm için -evet hakikaten de zahmet edip doğrulamadım bu düşünceyi- buraya yazacağım bunu. rüyamda kafamı bedenimden ayırmışlar ve sanırım tıbbi bir değeri olan bir çubuğa takmışlar, vücuduma ise teşhis amaçlı otopsi benzeri birşey yapıyorlardı, tüm organlarım açıktaydı, ama ben olduğum yerden süper ilginç bişey izler gibi izliyordum olan biteni. aslında önce sigaradan kapkara olmuş ciğerlerimi görmeyim diye bakmadım, sonra merakıma yenik düştüm "kalbimi çıkarsana bakayım" dedim doktorlardan birine, o da eline alıp gösterdi, kalbim adamın elinde atıyordu. "ilk defa ışık görüyor iç organlarım, demek ki ilk defa renkleri var" ve "keşke beynimi de görebilsem, meğerse yokmuş" benzeri geyikler yapıyordum adam da bana oklahomada geliştirilen bir yöntem sayesinde çok yakında bunun da mümkün olacağına söylüyordu, "peki ben kendi beynimi, o esnada beynim benim bedenimin dışındayken nasıl algılayabilirim?" diye soruyodum, adam da hiç ikna edici olmayan ama karmakarışık uzun açıklamalar yapıyordu, ben de artık sıkıldığım ve biraz da iki saattir bağırsaklarımı yerinden çıkarıp inceleyen adamın onları tekrar aynı şekilde yerleştiremeyeceğinden korktuğum için "ha evet anladım, süpermiş hakikaten" diyordum. ama zerre kadar dehşet ve korku duymuyordum ve hatta şimdi yazarken de dehşet verici gelmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder